“Kocaeli'nin Gebze ilçesinde öğrencisi tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülen Müdür Başyardımcısı Necmeddin Kuyucu, isminin verildiği okulda son yolculuğuna uğurlandı. Görevi başında şehit edilen Kuyucu için caddeleri dolduran binlerce öğretmen ve vatandaş, uğurlama töreninin yapıldığı okula yürüdü.”(https://www.ahaber.com.tr/yasam/2019/04/03/ogrencisi-tarafndan-oldurulen-ogretmeni-son-yolculuguna-25-bin-kisi-ugurladi)
Şaka gibi, ama değil, öğrencilerini geleceğe hazırlamak üzere canla-başla
fedakarca çalışan öğretmen emek verdiği, bilgi verdiği, simidini-çayını
paylaştığı öğrencisi tarafından vahşice bıçaklanarak katlediliyor. Aynen tedavi
etmeye çalıştığı hastası/hasta yakını tarafından darp edilen/katledilen
doktorlarımız gibi, aynen kendisine iş/ekmek veren patronunu öldüren
çalışan gibi. Örnekleri çoğaltmak maalesef mümkün. Nerede hata yapıyoruz
? Bir insanı, hem de hiç suçu olmayan, kendisine emek veren bir insanı
öldürecek kadar kin, nefret nasıl oluşur? Meyve ağacına zarar veren
karıncaları yok etmeye cevaz vermeyen atalarımızın böyle torunları nasıl
oluştu? Eğitim bu işin neresinde?
Genel olarak eğitim; “istendik davranışlar oluşturma süreci” olarak
tanımlanır.Okullar ve eğitimciler olarak, 5-6 yaşlarında ailelerinden
teslim aldığımız çocuklarımızı, liseden mezun edene kadar 12-13 yıl
boyunca eğitmeye çalışıyoruz. Ancak öğrencilerimizde “istendik davranışları”
yeterince oluşturamıyor, “iyi insan, iyi vatandaş” profiline bir türlü
ulaşamıyoruz.
Toplumumuzdaki her türlü istenmeyen olayların temelinde “iyi eğitememe” sorunu
yatmaktadır. Doktoruna şiddet uygulayan hasta, öğretmenini öldüren
öğrenci,otobüs şoförünü darp eden yolcu, annesini katleden evlat vs.
anlaşılabilmesi mümkün değildir. Basit, sudan sebeplerle cinayet
işleyebilecek hale gelen,öfke kontrolünü yönetemeyen,şefkat ve merhametten
nasibini almamış bu tiplerin oluşumunda başta biz eğitimciler olmak üzere
hepimizin katkısı ve sorumluluğu var maalesef.
Bugünden tezi yok, şapkamızı önümüze koyup hatalarımızla yüzleşmeliyiz. Aksi
halde ilk olmayan Necmeddin öğretmen son da olmayacaktır.
Nerelerde hata yaptık;
1.Bakanlığımızın ismi “Milli Eğitim Bakanlığı” olmasına rağmen,eğitim
sistemimizde uzunca bir süredir “eğitimi” ıskaladık yapabildiğimiz
kadarıyla “öğretim “ yapıyoruz. Okuma –yazmayı öğrenmesi bile başarı olan,
öğrenme eksikliği bulunan “Kaynaştırma öğrencilerini” bile akademik
eğitim yarışına soktuk. Sistem olarak velilerimize de akademik eğitimi
hedef olarak sunduk, mesleki eğitimi öteledik, itibarsızlaştırdık. Çıraklığı
bitirdik.
2. “Değerler Eğitimi” sadece genelgelerde, kağıt üzerinde kaldı. Ahlaklı
olmak,Dostluk ve Arkadaşlık,İrade,Doğruluk,Saygı, Tutumluluk,
Sorumluluk,Selamlaşma,İyilik, Tevazu, Hayâ, Diğerkâmlık, Dedi- Kodu ve
Gıybetten uzak durmak,Saygı,Edepli Olmak, Cömertlik, Şehitlik, Sabır, Adab-ı
Muaşeret,Kanaat ve Şükür, Sabır,Tevekkül ve Mutluluk, Şefkat, merhamet, yalan
söylememe, kötü söz söylememe vb. daha bir çok değeri
çocuklarımıza belletmeyi ihmal ettik. Eğitimde,vatanını, milletini seven,
dürüst, işini doğru yapan, iyi insan ve iyi vatandaş yetiştirilmeyi başaramadık.
3.Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarınca çocuklarımızı daha iyi eğiteceğimizi
sandık. Okumakla hiç işi olmayan, okulda bulunmaktan hiç mutlu olmayan
milyonları zorla sınıflara hapsettik. Zorunlu askerliğin bile tartışıldığı
günümüzde, istemeyen birine zorla 12 yıl nasıl eğitim verilebilir?
4.Yıllardır konuşulmasına rağmen ders saatlerini bir türlü azaltamadık, haftada
35-40 saat derslerle ergenlik çağındaki çocukları bunalttık.
5.Girecekleri merkezi sınavlarda bir-iki net fazla yapabilsinler diye
okullarımızda günde 7-8 saat derse ilaveten 2 saat daha DYK kursları
yaptık, yetmedi hafta sonları da okullarda akademik derslerden kurslar açtık.
Haftanın 7 günü okula getirttiğimiz çocukların aile büyükleriyle hasbıhal
yapabilecekleri ortamı ortadan kaldırdık. Enerjilerini boşaltabilecekleri
spor ve sanat faaliyetlerine imkân tanımadık.
6.Merkezi sınavlardaki başarı seviyesiyle okulları “iyi okul-kötü okul “ olarak
sınıflandırdık. Bu da okulları “kuru bilgi yükleme” yarışına soktu.
Öğrencilerin kişiliğini geliştirecek Sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler
askıya alındı.
7.okullarda disiplinin içini boşalttık.Öğrencileri ve velileri çok
şımarttık, soruşturmalardan bıkan öğretmenler, öğrencilerinde gördükleri en
absürt davranışlarda bile öğrenci ve veliyi uyarmak yerine haklı olarak olayı
görmemezlikten geldiler.
8.Tv. dizi ve filmlerimizde vurdulu-kırdılı filmler ön planda, çocuklara idol
olarak sunulan sinema kahramanları mafyavari, silahlı tiplemeler kahraman
olarak sunuldu.
9. Sorumluk duygusu öğretilemedi çocuklara, her istediklerini emek harcamadan
hemen elde ettiler. “Yok” tan habersizlerdi, “hayır”ı pek işitmediler.
10. Öğretmenlerin evlatları gibi gördükleri öğrencilerinin yanlış
davranışlarındaki en masum uyarıları “öğrencilerin psikolojisini bozuyor”
şikâyetleriyle öğretmenler bıktırıldı.
Neler Yapılmalı?
1.Okullarımızda-velilerle işbirliği içerisinde kağıt üzerinde değil, hakkıyla
“değerler eğitimi” yapılmalı, öğrencilerimize “insan olma” belletilmelidir.
2.Zorunlu eğitim en fazla 8 yıl olmalı, lise eğitimi öğrencilerin ve
velilerin tercihine bırakılmalıdır.
3. Özellikle lise eğitiminde disiplinden taviz verilmemeli, okuma niyeti
olmayan, eğitim ortamını bozan öğrenciler çıraklık eğitim merkezlerine
yönlendirilmelidirler.
5.Eğitimin her kademesinde ders sayıları ve günlük ders saatleri azaltılmalı,
günlük dersler, Ana sınıflarında 4, İlkokullarda 5,Ortaokul ve Liselerde 6 saat
olmalıdır. Günlük eğitim yarım gün olmalı öğleyin 13.00-14.00’lerde
bitirilmelidir. Öğleden sonraları, isteyen öğrenciler okullarda, Belediye ya da
Bakanlıklar bünyesinde, akademik, sportif, kültürel etkinliklere
katılmalıdırlar.
6. Akademik liselere belirli bir diploma notunun, ya da yapılacak liselere
giriş sınavında belirlenecek bir barajın altında kalan öğrenciler
alınmamalıdır. Bu öğrenciler meslek liselerine,çıraklık eğitim merkezlerine
yani mesleki eğitime yönlendirilmelidir.
7.Meslek liseleri canlandırılmalı, akademik bilgi birikimi olmayan öğrenciler
Anadolu lisesine alınarak bunaltılmamalı, ortaöğretim kurumları, %30’u
akademik, %70’iMesleki eğitim olacak şeklinde yeniden dizayn edilmelidir.
8.Halen meslek liselerinin 9 ve 10. Sınıfların akademik liselerin müfredatı
uygulanmakta, Fen liselerindeki öğrencilere verilen Matematik, Fizik, Kimya,
Biyoloji vb. akademik derslerin aynısı meslek lisesi öğrencilerine de verilmeye
çalışılmaktadır. İlgili derslerin öğretmen istihdamı dışında hiç bir faydası
olmaya bu uygulamaya son verilmeli, meslek liselerinde meslek derslerinin
yanında, beşeri ilişkiler, iletişim, iş ahlakı vb. derslere ağırlık verilmelidir.
9. Bakanlığımızın, mesleğinde tecrübe kazanmış, eğitim derdi olan,
eğitime gönül vermiş, bu konuya mesai harcamış, kitaplar yazmış,
lisansüstü eğitimler yapmış vs. nitelikleri ile her ilde temayüz eden sahadaki
en az bin kadar eğitimciden oluşan “Eğitim Meşveret Heyeti” belirlenmeli
ve zaman zaman bu heyetle çalıştaylar düzenlenmeli, soruların tespiti ve çözüm
yöntemleri belirlenmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder