Bireyin adeta kendine aşık olması, kendini abartılı beğenmesi, kendine hayran olması, kendini her şeyin üzerinde görmesi olarak tanımlanabilir narsisizm. Narsizmi kabaca, “kişinin kendine tapması” olarak tanımlayanlar da olmuştur. Narsist, kendisini fazla beğenen, üstün gören, hep takdir ve ilgi bekleyen, imtiyazlı olduğuna inanan, özel muamele bekleyen kişidir.
Türk Dil Kurumu'na göre, narsisizmin karşılığı
özseverlik.
TDK, özseverlik kelimesini "kişinin kendi
bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, narsistlik,
narsisizm" olarak tanımlıyor.
Hemen hepimizde kendini beğenme olsa da bunun ileri
boyutlarda olmasına tıpta Narsisistik Kişilik Bozukluğu adı veriliyor.
Konunun uzmanlarına göre, şu dokuz kriterin en az
beşini taşıyan kişi narsist olarak değerlendiriliyor.
Büyüklenir: Başarılarını ve yeteneklerini abartır
Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da yüce bir
sevgi düşlemleriyle uğraşır
Özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna inanır
Çok beğenilmek ister
Hak ettiği duygusu içindedir
Kendi çıkarı için başkalarını kullanır
Empati yapamaz
Başkalarını kıskanır
Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş
tavırlar sergiler
Narsisizm, aşırı derecede kendini beğenmişlik olarak
tanımlansa da, narsistler, adeta kendilerine âşıktırlar, her şeyin en iyisini
onlar bilir, onlar yapar, güneş, adeta onların etrafında döner, her durumda,
her yerde kendisini ön plana çıkartma çapası içerisindedirler. Bu amaçlarına
ulaşabilmek için her yolu denerler, egoist tutum içerisindedirler. Diğer
insanlar ancak “ onların çıkarlarına yardımcı olduğu sürece” vardır ve
değerlidir.
Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler,
başkalarının hakkına saygı göstermeden ve gerçeklerle bağdaşmasa bile daima
kendilerini haklı göstererek ve o hedefi, gerekli emeği vermeden bile hak etmiş
sayarak en önde, en gözde ve tek olmak isterler. Kendilerini başkalarının
yerine koyamaz ve başkalarını anlayamazlar. Sanki her şey sadece kendileri için
vardır ve ne olursa olsun her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerekir.
Başkalarının fikir ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, aksi
halde bu fikir ve hareketler tahammül edilemez düşüncelerdir. Gerçekle
bağdaşmayan, başkalarının zararına olup sadece kendi çıkarlarına uygun, kendi
plan ve hedeflerine hitap eden maddi ve manevi kazanç sağlayabilecek plan ve
hedeflerine ulaşamadıklarında öfkelerine hâkim olamaz, saldırganlaşır, çöker,
hatta ağır psikotik tablolara girerler.
Bu tanımlamalar bize tanıdık geliyor mu?
Her gün 3-5 saatini sosyal medyada şelfi paylaşımında
geçirmek, her gittiği, gezdiği yerleri, yiyip içtiklerini, aldığı giysileri,
günlük eylemlerini… sosyal medyada marifetmiş gibi paylaşmak başlı başına
narsist bir eylem değil midir? Hem de bom boş bir narsizm.
Dolu narsizmde de kişi kendini beğenir, sever,
kendine âşık olur, kendini ön plana çıkartmaya çalışır ama bunu yaşantısıyla,
başarılarıyla, çalışkanlığı ile hak etmiştir. Fakültesini dereceyle bitirip,
iki batı, bir doğu dilini iyi derecede öğrenmiş, girdiği bütün yarışma
sınavlarını ilk sıralarda geçmiş birisinin biraz narsist duygular beslemesi
doğal değil mi? Akranları henüz üniversite eğitimini bitirmemiş ya da iş sahibi
olamamış olmasına karşın yirmili yaşlarında doktorasını tamamlamış, mezun
olduğu üniversitede hoca olmuş bir beynin narsist duyguları doğal değil mi?
Daha otuzlu yaşlarında yayımladığı kitapları satış rekorları kıran yazar, bu
kadar genç yaşta yaptığı eserleri sergilerin en çok aranılanı olan sanatçılar
için narsist duygu taşımak doğal değil mi?
Ya boş narsizm?
Her gün kendi resmini defalarca çekip paylaşmanın
mantığı var mı? O kafa, kaş, göz, saç, yüz herkeste var, sendekinin farkı ne ki
gösterip duruyorsun? Akşama kadar da ne kadar “like aldı”n onun derdindesin. Ne
kadar like alsa sana reel katkısı ne? Ya yorumlar? “Ne kadar karizmasın” vb.
yorumlara bayılıyorsun. Sen gerçekten karizmatik isen o yorumlara ihtiyacın
yok.Karizma resimle fiziki görünüşle değil, kimya ile iç donatımla ilgili bir
kavram olduğunu unutma. Yani fiziki görüntün değil, birikimlerin, eğitimin,
donanımın sana karizma sağlar. Yiyip içtiklerini niçin paylaşıyorsun? O anda o
yiyeceklere sahip olmayıp da canı çeken hamileler olabileceğini hiç düşün mü
yormuşun? Ya da boş bir narşist edasıyla , “bende var sizde yok” dercesine
inadına mı yapıyorsun?
Maalesef sosyal medyanın da etkisiyle çocuklarımız
hızla narsisleşiyor. Sadece kendisini beğenen, kendisini önemseyen, kendisini
düşünen, “dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan” bencil nesil gerçekten çok
tehlikeli bir durum. Çocuklarımızı küçük yaşlarından itibaren doğru eğitimle bu
tehlikeden uzak tutmak başta ebeveynlerin, eğitmenlerin, yetişkinlerin başta
gelen görevi olduğu unutulmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder