İdam cezası,
bir kişinin ciddi suçlardan dolayı devlet tarafından ölümle
cezalandırılmasıdır. Günümüzde insan hakları ve adalet sistemleriyle ilgili
çeşitli tartışmalara yol açan bu ceza, dünya çapında bazı ülkelerde kaldırılmış
olsa da (Amerika ve Çin başta olmak
üzere 50 kadar ülkede) uygulanmaktadır.
İdam cezası
tarihsel olarak, suçluları cezalandırma ve toplumda korku yaratarak caydırma amacıyla
uygulanmış bir ceza türüdür. Genellikle cinayet, vatana ihanet, terörizm,
uyuşturucu ticareti gibi ağır suçlar için kullanılmıştır. Türkiye'de idam
cezası 1984'te son kez uygulanmış ve 2004 yılında, Avrupa Birliği ile
müzakereler çerçevesinde, tamamen kaldırılmıştır. İdam cezasının kaldırılmasının
ardından, ülkemizde ömür boyu hapis cezası gibi alternatif ceza yöntemleri
kullanılmaktadır.
Sözlükte
“ardından gitmek, iz sürmek, yaptığı işte birinin yolunu takip etmek; kesmek,
eşitlemek ve misilleme yapmak” mânalarına gelen kısâs İslam
hukukunda, kasten öldürdüğü kişiye karşılık fâilin öldürülmesini, kasten
işlediği müessir fiil sonucu mağdurda bedenî-fizikî zarar meydana getiren
kimsenin benzeri şekilde cezalandırılmasını ifade eder.
Eski
toplumlarda “Cana can, göze göz, dişe diş” şeklinde formüle edilen kısas
cezası, tarihsel süreçte toplumlara göre farklılıklar arz etmekle beraber
hayata ve vücut bütünlüğüne karşı işlenen kasıtlı suçların kısasla
cezalandırılmasının, günümüze intikal etmiş en eski hukuk metinlerine sahip
İlkçağ kavim ve medeniyetlerine kadar uzanan uzun bir geçmişi ve yaygın bir
uygulama alanı bulunmaktadır.
Haksız
yere adam öldürmenin büyük bir suç ve günah olduğu ilâhî dinlerin ortak
temalarından biri olup (Tekvîn, 9/5-6; Çıkış, 20/13; 21/12-14, 23/7; Sayılar,
35/11-21; Matta, 5/21-22; Luka, 18/20) Tevrat’ta adam öldürme ve yaralama ile
sonuçlanan müessir fiillerin “cana can, göze göz, dişe diş, ele el, ayağa ayak,
yanığa yanık, yaraya yara” şeklinde kısasla cezalandırılması öngörülür (Çıkış,
21/23-25; Levililer, 24/17, 19-21; Tesniye, 19/21).
Kur’an-ı
Kerimde;"Ey
iman edenler! Öldürülenler hakkında kısas size gerekli kılındı. Hüre hür,
köleye köle, kadına kadın. Ancak her kime, kardeşi tarafından bir şey
bağışlanırsa, artık ona hakkaniyetle uymalı ve kalan diyeti ona güzellikle
ödemelidir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme, bir rahmettir. Bundan sonra kim
haddi aşarsa, ona elem verici bir azap vardır.""Kısasta sizin için
hayat vardır, ey akıl sahipleri, umulur ki sakınırsınız.” buyrulmaktadır.(Bakara, 2/178-179).
Kur’an’da
dört yerde geçen kısas kelimesi, “denklik” anlamına geldiği bir yer dışında
(el-Bakara 2/194) İslâm ceza hukukundaki terim anlamıyla kullanılmıştır
(el-Bakara 2/178, 179; el-Mâide 5/45). Bu kavram hadislerde de kısas ve “kaved”
şeklinde isim ve fiil kalıplarıyla sıkça geçmektedir.
İslâm
öğretisinde kısas, temel insan haklarının çekirdeğini oluşturan ve diğer
hakların kullanılması kendisine bağlı olan hayat hakkını güvence altına almaya
yönelik bir müeyyidedir. Haksız yere ve kasten adam öldürme ve yaralamalar
kısasla cezalandırılarak hem insan hayatına ve vücut bütünlüğüne yönelik haksız
tecavüzler önlenmiş, hem de suçlu işlediği suça denk bir ceza görerek adalet
sağlanmış olur. Kısasın olmazsa olmaz şartı, fâilin mükellef ve hür iradeye
sahip bir kimse olması, fiilin kasten işlenmiş olmasıdır. Taksirli suçlarda
kısas uygulanmaz.
Ülkemizde
son yıllarda kadın ve çocuk cinayetlerinde görece bir artış gözlenmektedir.
Sokak ortasında, çocuklarının, ailesinin gözü önünde hunharca katledilen kadınlar
toplumda infial uyandırmaktadır. Taammüden işlenen cinayetlerin faillerine
verilen müebbet hapis cezaları kamu vicdanını rahatlatmamaktadır. Faillere,
işlenen suçla orantılı caydırıcı ceza verilmesi hukukun temel kuralıdır. Bunun
yapılamadığı durumlarda (caydırıcı cezalar olmadığından) suçların artacağı şüphesizdir.
Taammüden bir
insanı öldüren, akıl sağlığı yerinde bir katilin, hapiste de olsa yaşamaya,
yemeye-içmeye devam etmesi mâşerî vicdanda rahatsızlık yarattığında şüphe
yoktur.
Küçücük kız
çocuğunu kaçırıp her türlü kötülüğü yaptıktan sonra vahşice katleden caninin
hapiste ömür boyu beslenmesini, çocuğu katledilen hangi ebeveyn hoş görebilir?
Ülkesine
ihanet eden, gizli belge ve bilgileri yurt dışına sızdırarak ülkesinin zarar görmesine
neden olan vatan hainlerinin idam dışındaki cezalarını kim kabullenebilir?
İdam
cezasına karşı çıkanlar, “yaşama hakkının en temel hak olduğu” gerekçesiyle,
idamın insan haklarına aykırı olduğunu ileri sürmektedirler. Bunu anladık da katilin
öldürdüğü kişilerin yaşama hakları ne olacak? Başkasının yaşama hakkına saygı
duymayanın yaşama hakkı neden olsun.
Eski
yıllarda bazı bölgelerde idamlar halka açık olarak meydanlarda yapılırdı. Canlı
canlı bir suçlunun idamını izleyen kaç kişi, sonucunu bilerek aynı suçu
işlemeye cesaret edebilir?
İnsanın
kangren olan bir organı, vücudun genel sağlığını koruma adına bünyeden kesilip
atılır. Bunun gibi toplum sağlığını tehdit eden canilerin de idam edilmesi kamu
yararı ve toplum sağlığı açısından elzemdir.
Cezalar
mutlaka caydırıcı olmalıdır. Caydırıcı cezası olmayan suçların daha sık
işlendiği malumdur. Sokaklara çöp atmanın uygun davranış olmadığını herkes
bilmesine rağmen ciddi bir müeyyidesi olmadığından, birçok insan bu kurala
uymaz. Trafik kurallarına uymamanın cezası her yıl artırılmakta, verilen cezalarla kurallara uymayan
sürücülerin “canlarının acıması”
dolayısıyla, trafik kurallarına azami uymaları hedeflenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder