“İslâm’ın titizlikle korunmasını
istediği beş esastan biri de sıhhattir. (1) İnsana verilen sayısız nimetlerin en başında
sağlık gelir. Zira, sağlık olmadan hiçbir nimet insana huzur ve saadet getirmez.
O sebepledir ki; Cihan Padişahı Kanûnî Sultan Süleyman, bir nefes alıp verecek
kadar sağlık içinde olmanın; dünyanın bütün nimetlerinden değerli olduğunu
şöyle ifade etmiştir:
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” ( http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/hasta-ziyareti-ve-adabi)
Sağlıklı olmak
gibi hastalanmak da insani bir olgudur. Psikolojik özelliği gereği, üzgün, canı
sıkkın ve morali bozuk olan hastanın, moral ve desteğe ihtiyacı vardır,
sevdiklerini ve dostlarını yanında görmek ister. Kurallarına
uyularak yapılan hasta ziyareti hastaya moral verir, iyileşmesine katkı sağlar,
dostlukları pekiştirir ve ziyaret edene sevap kazandırır.
Peygamberimiz bir hadisinde;
“Müslüman’ın, Müslüman üzerinde
beş hakkı vardır: Selamını almak, hastalanınca ziyaret etmek, cenazesine
gitmek, davetine icabet etmek, aksırıp da elhamdülillah dediği zaman,
yerhamükallah demektir.” [Müslim] buyurarak hastayı ziyaret
etmenin insani olduğu kadar dini bir görev de olduğunu belirtmiştir. Başka bir hadisinde de hasta ziyareti yapan kimsenin
cennet meyvesi yemiş gibi olacağını bildirmiştir: “Kim bir hastayı ziyaret ederse ziyaret süresince “cennet hurfesi”
içindedir. “Ey Allah’ın Elçisi!
“Cennet hurfesi” nedir, denildi. Hz. Peygamber; “Cennet hurfesi, cennet
yemişleridir” cevabını verdi. (Müslim, Birr, 42)
Peygamberimiz, Müslim- gayr-i
müslim ayırt etmeden hasta olan bütün insanları ziyaret etmiştir (Ahmed b.
Hanbel, III, 175).
Hasta ziyareti müslüman için dini bir
görevdir. Çünkü Rasûlullah, mü'mileri bir vücudun organları gibi birbirine
bağlı görmüş, "Sevilmede, merhamet ve şefkatte mü'minleri bir vücut
gibi görürsün. O vücudun herhangi bir azası rahatsız olursa diğer azalar da
onunla beraber ızdırap duyarlar" (Buhârî, VIII, 12) buyurmuştur.
“Hasta ziyareti; hastanın hâl ve hatırını sormak, gönlünü almak ve gücü
yettiğince ihtiyacını karşılamak demektir. Bu çerçevede hasta ziyareti müekked
sünnettir. Vacip olduğu görüşünde olan âlimler de bulunmaktadır. Bir hastayı,
bulunduğu yerleşim biriminde hiç kimse ziyaret etmez ve ihtiyaçlarını
karşılamazsa orada yaşayan bütün Müslümanlar bundan sorumlu olurlar. Böylelikle
tıpkı aç olanı doyurmak ve esir olanı esaretten kurtarmak gibi hasta ziyareti
de farz-ı kifaye hükmünü alır.” (
http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/hasta-ziyareti-ve-adabi)
Peygamberimizin bir sünneti olan hasta
ziyaretinin, hem hasta hem de ziyaretçi açısından birçok faydası vardır.
Hastayı ziyaret eden Müslüman, mümin kardeşinin derdi ile dertlenmiş ve onun acısını
paylaşmış olur. Acılar, dertler ve sıkıntılar paylaşıldıkça azalır Ziyaretçi dini ve insani
görevini yerine getirmenin hazzını
yaşar, sevap kazanır, hastanın morali düzelir, yalnızlık ve kimsesizlik
duygusundan kurtulan hasta yaşama sevincine kavuşur.
Ancak, öksürüğü,
, ateşi, bulaşıcı bir hastalığı olanların hasta ziyareti yapmaması; yoğun
bakımda yatan, bulaşıcı hastalığı olan,
bağışıklık sistemi bozuk olan,
mikroplara karşı savunma mekanizmaları oldukça zayıflayan ve doktoru tarafından ziyaretinde sakınca görülen
hastaların ziyaret edilmemesi gerekir.
Ziyaret esnasında hasta için dua edilir. Peygamberimiz hastalara dua
edilmesini teşvik ettiği ve kendisinin de dua ettiği hadis kitaplarında
bildirilmektedir. Meselâ sahabeden Sa’d ibni Ebî
1.İslam’da
korunması emredilen beş temel esas; Din,can,akıl,nesil ve maldır.
Vakkâs (r.a.),”hastalandığımda Rasûlullah (sav) beni
ziyarete geldi ve üç defa, “Rabbim, Sa’d’ı iyileştir” diye dua etti “ demiştir.
(Müslim, Vasâyâ, 8) Hz. Aişe ‘nin bildirdiğine göre Peygamberimiz (sav);
aile fertlerinden biri hastalandığı zaman sağ eliyle hastayı sıvazlayıp; “Ey bütün insanların Rabbi olan Allahım! Bu
hastanın ıstırabını gider ve ona şifa ver. Şifayı veren ancak Sensin. Senin
şifandan başka şifa yoktur. Bu hastaya öyle bir şifa ver ki, onda hiçbir
hastalık izi kalmasın.” diye dua etmiştir. (Buharî, Merdâ, 20)
Hasta ziyaretinin
önemini şu kudsî hadis çok güzel bir şekilde açıklamaktadır; “Allah
Teâlâ kıyamet gününde şöyle buyurur: ‘Ey Âdemoğlu! Hastalandım, beni ziyaret
etmedin.’ Âdemoğlu, Allah Teâlâ’ya: ‘Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl
ziyaret edebilirdim?’ der. Allah Teâlâ: ‘Falan kulum hastalandı, ziyaretine
gitmedin. Onu ziyaret etseydin,
Her ziyaretin
olduğu gibi, hasta ziyaretinin de usulü, adabı vardır ve ziyaretçilerinin bunlara uyması gerekir.
Hasta ziyaretinde dikkat edilmesi gereken hususların başlıcaları şunlardır;
a)Ziyaret için uygun bir zaman seçilmeli, mümkünse ziyaret saati, hasta evine önceden bildirilmelidir
b) Ziyaret kısa tutulmalı, süre hastanın durumuna göre ayarlanmalı, hasta evinde hastayı ve ailesini sıkıntıya sokacak kadar uzun süre kalınmamalıdır.
c) Hastayı yorucu, üzücü, moralini bozucu söz ve davranışlardan sakınmalıdır.
ç Hastaya ve yakınlarına bir istekleri olup olmadığı sorulmalı, varsa sıkıntıları, imkanlar ölçüsünde karşılanmalıdır.
d)Ziyarete giderken hastaya zarar vermeyecek yiyecek-içecek, kolonya, çiçek vb. hediyeler götürülebilir.
e) .Yüksek sesle konuşmamalı, alakasız konularda, ziyarete gelen diğer konuklarla tartışmalar yapılmamalıdır.
f) “Geçmiş
olsun, Allah şifa versin, inşallah çabucak kendini toparlarsın…” gibi cümlelerle
hastaya moral verilmelidir.
g)Ziyarete
mümkünse küçük çocuk götürülmemelidir.
h)Ziyareti
ertelememeli, mümkün olan en yakın zamanda gerçekleştirmelidir.
ı)Ziyaret
çok sıklıkta yapılmamalıdır.
Sonuç olarak, sağlığını
korumak insanın vazifesi olduğu gibi,
hastalandığı zaman tedavi yollarına başvurmak da onun önemli görevlerindendir. Hasta
ziyareti, İslâm’ın önemle üzerinde durduğu, insanlar arasında sevgi,
saygı,dostluk, kardeşlik ve dayanışmayı
artıran güzel bir davranıştır. Bir Müslüman için, hastanın akraba, dost,
tanıdık, komşu vs. olup olmadığına bakılmaksızın,din ve ırk farkı gözetmeksizin
imkanlar dahilinde tüm hastaları ziyaret
etmek, dini bir görev insanî bir erdemdir.. Hasta ziyaretinde bulunan
Müslüman hem sevap kazanır hem de insani
görevini yerine getirmenin mutluluğunu yaşamış olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder