Dershanelerin kapatılmasıyla oluşan açığı bertaraf etmek üzere 2015-2016 öğretim yılından itibaren ülke
genelinde hemen hemen tüm okullarımız mini birer dershaneye dönüştüler. Hemen
her okulda, (ilk başta tüm derslerden, sonradan yapılan düzenlemeyle merkezi
sınavlarda soru çıkan derslerden) hafta içi/hafta sonu kurslar açılıyor. Birçok
Okulumuz haftanın 7 günü açık, öğrenciler haftanın 7 günü okuldalar.
Gerekli mi?
Kesinlikle hayır, okullarımızda haftalık ders programında
zorunlu derslerin dışında seçmeli dersler de var, okullarda seçmeli dersler
belirlenirken, öğrencilerin yetersizliği hissedilen derslere öncelik
verilerek bu ihtiyaç pekâlâ giderilebilir.
Bu kurslarla akademik
başarıyı artırdığımızı,ortalama net sayısını %10 yükselttiğimizi varsayalım,
yani bir öğrenci bu kurslara devam ederek liselere giriş sınavında 90 net
yaptığını düşünelim, bu kurslar olmasaydı bu öğrenci muhtemelen 80-85 arası net
yapardı, yani kurslarla 5-10 kadar neti artmış olabilir. Peki, bunun faydası
ne? Aynı öğrenci kurslar olmasa muhtemelen 80 netle gireceği X okuluna,
kurslarla netini artırarak 90 netle aynı okula girmekte. Pratikte
pedagojik açıdan bunun faydasından bahsedilemez. Birçok öğrenci öğretmenlerinin
teşvik ve uyarısı ile kerhen kursa müracaat ediyor, ara sıra kursa uğruyor.
Ücretsiz kursun kıymeti bilinmiyor, öğrencinin bedelini ödemediği ve faydasına
inanmadığı kurstan fayda görmesi çok düşük ihtimal.
Öğretmen ve öğrenciler istekli mi?
Kurslardaki ücret % 100
artırımlı olduğundan kurslarda görev alan öğretmenler için ciddi bir ek gelir
oluyor. Bundan dolayı öğretmenler her ne kadar faydasına pek inanmasalar da
haklı olarak kurslarda görev almakta istekli görülüyorlar. Öğretmenlerimiz bana
kızacaklar ama, öyle öğretmenlerimiz var ki kurslarda daha fazla ders alabilsin
diye, haftalık ders programında asgari maaş karşılığından fazla ders almamaya
çalışıyor, bazı öğretmenlerimiz de ders saatinde rahatsızlanıp derslerine
girmeyerek tedavi olmaya gidiyor, ama ders sonundaki kursuna mutlaka yetişiyor.
Kurslarına devam eden öğrencilerini yüksek performans notuyla motive eden, kurs
öğrencilerine özel gezi ve piknik etkinliği düzenleyen öğretmenlerimiz bile
mevcut.
Birçok öğrenci öğretmenlerinin teşvik ve
tekrar tekrar uyarısı ile kerhen kursa başvuruyor, ara sıra kursa uğruyor.
Ücretsiz kursun kıymeti bilinmiyor, öğrencinin bedelini ödemediği ve faydasına
inanmadığı kurstan fayda görmesi mümkün değil. Kurslar başladıktan kısa süre
sonra devamsızlıklar had safhaya ulaşıyor, 20 öğrencinin katılımı ile başlayan
kurslar genelde iki üç hafta sonra 5-6 öğrenciye kadar düşebiliyor.
Cari uygulamada;
1.Hafta içi ortaokullarda günde 7 liselerde 8-9 saat dersten sonra yapılan
(öğrenci ve öğretmenin yorgun olduğu) kursun pedagojik açıdan faydalı/verimli
olması mümkün mü?
2.Akademik başarısı çok düşük ve akademik başarı beklentisi olmayan
öğrencilerin zorla devam ettirilmeye çalışıldığı meslek liselerinde Fizik,
Kimya, Biyoloji, Matematik vb. derslerden bile kurs açılmasının öğrencilere bir
faydası olmadığı çok açık.
3.Mevzuatta, öğretmenlerin günlük okutabileceği dyk ders sınırlaması
bulunmadığından, bazı öğretmenlerin bir günde 8-10 saat dyk kursuna girdiğine
şahit oluyoruz. Robot olmayan,” etten kemikten” yaratılmış bir öğretmenin günde
8-10 saat verimli! ders anlatması, hangi bilimsel veriye/mantığa/pedagojiye
uyar?
4-Aynı durum öğrenci için de geçerli; ortaokul çağındaki 12-13
yaşlarındaki, haftanın beş günü okula ,
derslere devam etmiş ve yorulmuş bir öğrencinin , hafta sonu bir günde 8 saat
ders dinlemesi/öğrenmesi akla uygun mu?
Neler Yapılabilir?
1.Destekleme ve Yetiştirme Kursları
kapatılmalıdır. Her türdeki okullarımızda haftalık ders saatleri azaltılmalı,
okullarda dersler azami saat;14.00 ‘lerde bitirilmelidir. Çocuklarımıza,
Belediyelerimizin ya da akredite edilmiş Sivil Toplum Örgütlerinin
gerçekleştireceği sanatsal, kültürel, sportif vb. etkinliklerine
katılabilecekleri zaman bırakılmalıdır. Böylece her öğrenci kendi istidatı,
kapasitesi ve temayülüne göre sanatsal, kültürel ya da akademik etkinliklere
katılarak gelişimini sürdürmelidir. Mesleki eğitime devam eden bazı öğrenciler
de ailesinin bilgisi ve onayı ile bu tür etkinlikler dışında ailesinin ya da
bir tanıdığın iş yerinde pratik yapabilir.
2.Dershanelerin kapatılma sürecinde, o günün
psikolojik ortamına uygun olarak okullarımızda “Destekleme ve Yetiştirme
Kursları” açılması planlandı ve birkaç yıldır uygulanıyor. Dershaneler, birçok
konuda eleştirilse de, kurs ve sınavlara hazırlama konusunda okullara
göre daha profesyonel ve daha verimli oldukları açıktır. Dershaneye bir bedel
ödeyerek devam edilmesi nedeniyle oradan azami faydalanma çabasının da bunda
rolü olduğu kesindir. Dershanelerin kapatılma gerekçeleri tamamen ortadan
kalktıysa tekrar açılmalarına müsaade edilebilir. Böylece akademik eğitim alma
idealindeki öğrencilere devletimizin kasasından bir kuruş harcanmadan daha
verimli kurs hizmeti verilmiş olur.
DYK.ların devam etmesinde fayda
görülüyor ise;
1. Her okulda kurs açılması, kurs binasının ısıtılması, aydınlığı, temizliği,
öğretmen gideri vs. nedeniyle çok masraflıdır, gerekli de değildir. Kurslar
hafta sonlarında, bazı merkezi okullarda açılmalı, hafta içi ve her okulda kurs
açılmamalıdır.
2.Hafta sonu bir günde (öğrenci ve öğretmenin dinleme ve anlatımda verimli
olabileceği) azami 6 saat ders yapılmalıdır.
3. Her ilçede ortaokul ve liseler için iki ya da ihtiyaca göre daha fazla kurs
merkezi belirlenmeli, tüm ilçenin öğrencileri buralarda profesyonel bir
yönetim anlayışı ile hafta sonları kurslara alınmalı, öğrenciler diğer
okullardaki rakiplerini ve seviyelerini görerek kendisine yön vermelidir. Yine
öğrenci yıl boyu okulunda beraber olduğu öğretmenin dışında farklı
öğretmenlerin de anlatımlarından faydalanmış olur.
4.Pandemi sürecinde
iki yıla yakın tüm okullarda eğitimler uzaktan çevirim içi yapıldı. Süreçteki
bu tecrübeyle DYK’lar da dahil birçok eğitim, kurs seminerin online yapılmasının
sayılamayacak kadar faydası bulunduğu açıktır.
DYK’ların bazı sakıncalarından da
bahsedilebilir;
1.Dyk.lar
neticesinde okulların
ısınması, temizliği, personel gideri vb. ciddi masraflar oluşuyor. Malum bu
kurslardaki ücretler % 100 artırımlı ödeniyor, ülke bazında düşünüldüğünde ciddi
bir gider oluşturduğu ortadadır. Bu kadar meblağ eğitimin başka kalemlerine
(kalabalık sınıfların azaltılması, öğretmen eksikliğinin giderilmesi vs.) harcansa
eğitime daha fazla katkı sağlayacağı açıktır.
2. Öğrencileri haftanın 7
günü okula bağlayarak onların okul dışındaki sanatsal, sportif ve sosyal
faaliyetlere katılımları da engellenmiş olmaktadır.
3.Ayrıca bu DYK.lar, öğrenci ve velilerde tüm öğrencilerin akademik eğitim
almaları gerektiği öngörüsünü oluşturdu.Akademik başarısı en alt seviyedeki
öğrenciler/veliler bile Anadolu
liselerini tercih ediyorlar. Oysaki ülkemizde mesleki eğitimde epeyce açığımız
var sanayide yeterli ara eleman bulunamıyor. Ülke genelinde lise çağındaki
öğrencilerimizin % 60-70 kadarının mesleki eğitime yönlendirilmesi çok daha
akılcı yaklaşım olacaktır.
4.DYK.larla birlikte öğrenci ve
velilerde yükselen akademik başarı yarışı, maalesef okullarımızdaki sportif,
kültürel ve sanatsal faaliyetleri de olumsuz yönde etkilemiş, öğrenciler adeta
“yarış atı” haline getirilmiştir.
Sınırlı kaynaklarımızı asla israf
etmemeli, çok dikkatli kullanmalıyız. 6 yıldır devam eden DYK.ların getirileri-
götürüleri/avantajları-dezavantajları masaya yatırılmalı, bilimsel metotlarla
incelenmeli, getirisi fazlaysa yukarıda sunulan öneriler doğrultusunda devam
ettirilmeli, değilse ivedilikle kapatılmalı, bu kadar emek ve meblağ boşa
harcanılmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder