“İslâm’ın
titizlikle korunmasını emrettiği beş esastan biri de sıhhattir. (1-Nefsin (canın) korunması,2-Aklın
Korunması,3-Dinin korunması,4-Neslin korunması,5-Malın korunmasıdır.)
İnsana
verilen sayısız nimetlerin en başında sağlık gelir. Zira sağlık olmadan hiçbir
nimet insana huzur ve saadet getiremez. O sebepledir ki; Cihan Padişahı Kanûnî Sultan Süleyman, bir nefes alıp
verecek kadar sağlık içinde olmanın; dünyanın bütün nimetlerinden değerli olduğunu
şöyle ifade etmiştir:
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” ((http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/hasta-ziyareti-ve-adabi)
Sağlığımız yerinde olmadığında, çalışamaz, üretemez,
ibadet edemez kısaca insan olmanın gereği sorumluluklarımızı yerine
getiremeyiz. “Her şeyin başı sağlık”
lafı boşuna söylenmemiştir. Sağlığımızı korumak dini ve insani görevimizdir.
Sağlığımıza zarar verdiği bilimsel yöntemlerle kesin olarak ispatlanmış yiyecek
ve içecekleri (sigara, alkol vb.) tüketmek dinimizce sakıncalıdır, haramdır.
Hastalanmamak /sağlığımızı korumak için Tıp biliminin öngördüğü aşı dâhil her
türlü önlemi almamız, dinimizin emridir.
Bilindiği gibi iki yıla yakındır dünyamız pandemi
ile mücadele ediyor. Mücadele gereği dünya
ülkelerinin genelinde sosyal hayat, iş hayatı, eğitim, ekonomik
faaliyetler, seyahatler …vb. aylarca durdu. Pandemi nedeniyle farklı ülkelerde
toplam beş milyona yakın insan hayatını kaybetti. Değişik ülkelerdeki bilim
adamları gece-gündüz çalışarak kısa sürede aşılar geliştirerek insanlığın
hizmetine sundular. Meşhur olmak! için aykırı görünme peşinde olan istisnalar
dışında Tıp adamlarının tamamına yakını virüsün
yayılmasını/bulaşmasını/öldürmesini önlemede aşının önemini
vurguladılar/vurguluyorlar. Bize düşen bilimin önerisini en kısa sürede yerine
getirmek olmalıdır. Hal böyle iken bazı kişiler/gruplar sosyal medyada
örgütlenerek aşı karşıtlığı yapmakta, ölüm pahasına aşı olmamakta
direnmektedirler. (Aşı olmayı reddeden birçok kişi covid-19 virüsüne
yakalanarak hayatını kaybetti) Hâlbuki ki;
1.Sorumluluk sahibi bir vatandaş, hiçbir geçerli
gerekçesi olmadığı halde devletinin yetkili bilim/Tıp kurullarının aldığı
kararlara karşı çıkmaz/çıkmamalıdır.
2.Sorumluluk sahibi bir Müslüman, bilimin ortaya
koyduğu, bütün dünyada kabul görmüş sağlığı koruma metoduna (aşı) karşı çıkmaz.
3. Aşının tanımını yapacak kadar bilgisi olmadığı
halde, cahilce aşı karşıtlığı yapan kişi, aşı sırası geldiği halde aşısını
yaptırmayan bir Müslüman, sonuçta bu hastalığa yakalanır ve onu etrafındakilere
bulaştırırsa kul hakkına girer, günah işlemiş olur.
4. Aşı karşıtlığı yapan kişi, aşı
sırası geldiği halde aşısını yaptırmayan bir Müslüman, sonuçta bu hastalığa yakalanır
ve ölürse intihar etmiş sayılır intihar büyük günahlardandır, büyük günah
işlemiş bir şekilde ahirete göç etmiş olur.
5. Aşı karşıtlığı bireysel bir hak-özgürlük olarak
görülemez. Zira aşı yaptırmayan kişi, sonuçlarına birey olarak katlanmıyor,
virüsün toplumda yayılmasına aracılık da etmiş oluyor.
6.Aşı karşıtlığı tam bir cahilliktir. Bu kişilerin “özgürlüklerini,cahilliklerini”
kendi evlerinde bireysel olarak yaşamalılarına müsaade edilebilir, ancak toplum içine girişleri kesin olarak
engellenmelidir.
7.Kamu çalışanı aşı karşıtları, ücretsiz izne
çıkartılmalıdır.
Sonuç
Kur’an’ın ilk emri “oku” olmuştur. Kur’an’da 700’den
fazla yerde okuma, öğrenme, muhakeme etme,akletme, fikretme, düşünme ..vb
emredilir. Sorumluluk sahibi bir Müslümanın aklını kullanması, bilimin
verilerine, önerilerine uygun davranışlarda bulunması beklenir. Bilimin
verilerine göre, günümüzdeki pandeminin henüz en etkin önlemi “aşı”dır. Aşı
sırası gelen her kişinin aşısını olması hem dini, hem de vatandaşlık görevi
olduğu unutulmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder