Mehdi; Sözlükte “doğru yolu bulmak; yol
göstermek, rehberlik etmek” anlamındaki hüdâ (hedy, hidâyet)
kökünden türemiş bir sıfat olup “hidayete erdirilmiş, kendisine doğru yol
gösterilmiş kişi” demektir.( https://islamansiklopedisi.org.tr/mehdi)
İslam
tarihinde "ahir zamanda ortaya çıkacak ve dünyayı adaletle dolduracak bir
kurtarıcı" anlamında “Mehdi inancı” yaygın şekilde kabul görmüştür. Ancak
bu inanışın, Kur’an’ın temel ilkeleriyle, tevhid anlayışıyla ne derece uyumlu olduğu tartışmalıdır.
Kur’an,
İslam’ın ana kaynağıdır. Fakat Kur’an’ın hiçbir yerinde, açıkça "Mehdi" den bahsedilmez. Kur’an’da peygamberlik zincirinin, Hz. Muhammed
(sav) ile sona erdiği belirtilmiştir: "Muhammed, içinizden herhangi bir erkeğin
babası değildir; fakat Allah’ın resûlü ve nebîlerin sonuncusudur." (Ahzâb
33/40) Buna göre, son peygamberden sonra
yeni bir kurtarıcı figür beklentisi, Kur’an’ın ortaya koyduğu ilkeye ters
düşmektedir.
"Bir topluluk kendilerinde olanı
değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez." (Ra’d 13/11) Bu ayet, kurtuluşun dışarıdan gelecek bir
destekle değil, “toplumun kendi çalışması ve gayretiyle” olacağını açıkça
ortaya koyar. Eğer insanlar zulüm ve haksızlık içinde ise, onları kurtaracak
olan bir "Mehdi" değil, kendi iradeleriyle yapacakları ıslah
çabalarıdır.
Öte
yandan Mehdi beklentisi, Müslüman toplumlarda “pasif bir kaderciliğe” yol
açmıştır. "Nasıl olsa Mehdi gelecek ve her şeyi düzeltecek" anlayışı,
çalışmayı ve sorumluluk almayı geri plana iter. İslam ise sürekli çalışmayı,
adaletle hükmetmeyi, bireysel ve toplumsal sorumluluk üstlenmeyi emreder. Bu
açıdan bakıldığında Mehdi inancı, İslam’ın ruhuna aykırıdır.
Tarihte pek çok kişi "Mehdi" olduğunu iddia
etmiş, bu durum fitnelere, savaşlara, hatta ümmetin parçalanmasına sebep
olmuştur.
Mehdiye
ilişkin hadislerinin sıhhati tartışmalıdır Mehdi inancının kaynağı olarak kabul
edilen hadislerin çoğu “zayıf veya uydurma” kabul edilmiştir.
Sahih hadislerde daha çok "Hz. İsa’nın
nüzûlü" zikredilir; Mehdi’nin ismi ise genellikle sonradan eklenmiş veya
şii-sünni siyasal mücadelelerinin bir ürünü olarak öne çıkmıştır.
İslam,
bütün zamanlara ve bütün insanlara hitap eden evrensel bir dindir.
Eğer İslam’ın yaşatılması için ahir zamanda
özel bir "kurtarıcı"ya ihtiyaç olsaydı, bu Kur’an’da açıkça
belirtilirdi.
Oysa Kur’an, insanlara sürekli “akıl, irade,
sorumluluk ve adalet” ilkelerini
hatırlatır; kurtarıcı beklentisini değil, aklı kullanma ve çalışma öğütlenir,
Sonuç
olarak, Mehdi inancı, İslam tarihinde
önemli bir yer edinmiş olsa da: Kur’an’da dayanağı yoktur. Bireysel ve toplumsal
sorumluluğa aykırıdır. Tarihi süreçte birçok istismara yol açmıştır. Binlerce
sahte mehdi ortaya çıkmıştır.
Dolayısıyla
İslam açısından beklenen kurtuluş, dışarıdan gelecek bir "Mehdi"
değil, Kur’an’a ve Peygamber’in sünnetine bağlı kalarak her bireyin ve toplumun
kendi gayretiyle gerçekleştireceği ıslah hareketidir. Hakiki Mehdi, Allah’ın
kitabı Kur’an’dır. O, her çağda insanları hidayete yönelten tek rehberdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder