Dua; sözlükte “çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek” manalarına
gelir.
Dinî bir terim olarak ise dua; insanın Allah’a yönelerek maddî ve manevî
isteklerini Allaha sunması demektir. Dua aynı zamanda ibadettir, Hz. Peygamber
bir hadisinde “Dua, ibadetin özüdür.” (Tirmizî, Deavât, 2)
buyurmuştur.
Yapılışı
açısından dua kavli/sözlü dua ve fiili dua şeklinde iki kısımda incelenebilir.
Kavli/Sözlü
dua, sözle veya kalple yapılan
duadır. Bu tür dua; kalp ve dil ile Allah’ı anmak, O’na saygı ifade eden
cümleleri okumak, dünya ve ahiret ile ilgili isteklerde bulunmak, af ve
mağfiret dilemek şeklinde yapılır.
Kavli/sözlü duaya, Kur’andan şu örnekleri verebiliriz:
“(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi
bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (A’raf, 7/23)
“(Müminler) Rabbimiz! bize dünyada iyilik, güzellik ve nimet
ver, ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver ve bizi ateş azabından koru.”
(Bakara, 2/201)
Peygamberimiz (s.a.v) de bir hadisinde, “Sizden herkes,
ihtiyaçlarının tamamını Rabb’inden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına
varıncaya kadar istesin” (Tirmizî, Daavât 149) buyurmuştur.
Fiilî
dua; Allah, kâinatta meydana gelecek tüm
olayları belli sebeplere bağlamıştır. Evrendeki her şey Allah’ın koyduğu
sebep-sonuç (kanun ve kural) ilişkilerine göre şekillenir. Arzu ettiği bir
şeyin olmasını isteyen kişi, öncelikle onun sebeplerini de yerine getirmek
zorundadır. Fiili dua; insanın sözlü olarak
Allah’tan istediği şeyin ön koşullarını yerine getirmesi, zeminini hazırlaması
ve Allah’ın koyduğu kanunlara ( sünnetüllâh) uyması demektir. Fiili dua, dil ile
istediğimiz şeyler için, gerekli çabayı
sarf etmek, isteklerimizin olması için çalışmak, amel etmek, sebepleri
yerine getirmek demektir.
Kişi, Allah’tan istediği şeyin gerçekleşmesi
için Allah’ın kendisine öğrettiği sebepleri ve kanunları elinden geldiği kadar
yerine getirip tamamlar, sonucunu da Allah’tan bekler. Hayvanı hasta olan ve
iyileşmesi için sadece dua eden birisine söylenen “Duana biraz da katran ilacı
ekle” sözü, fiilî dua için güzel bir örnektir.
Sözgelimi, sağlıklı olmayı isteyen bir kimsenin yemesine içmesine, fiziksel
aktivitelerine kısacası tüm sağlık kurallarına dikkat etmesi; sınavda başarılı
olmak isteyen öğrencinin, sınava iyi hazırlanması; tarlasından bol ürün almak
isteyen çiftçinin, tarlasını, ziraat
uzmanlarının tavsiyeleri doğrultusunda hazırlaması, ekmesi dikmesi,
sulaması, gübrelemesi vb. gerekir. Trafikte kaza olmasın diye dua eden
sürücünün, öncelikle aracının gerekli periyodik bakımlarını yaptırması ve
trafik kurallarına harfiyen uyması gerekir. Sağlık kurallarına uymadan sağlıklı
kalmayı, trafik kurallarına uymadan kaza yapmamayı, çalışmadan zengin olmayı, iyi
hazırlanmadan bir sınavda başarılı olmayı, tarlanın gerekli bakımlarını
yapmadan bol ürün almayı istemek Sünnetüllah’a aykırıdır.
“İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır” (Necm, 53/39) mealindeki
âyette insanların çalışmaları ile alacakları sonuç arasındaki ilişkiye dikkat
çekilmiş ve bu çalışmanın fiilî bir dua manasına geldiğine işaret edilmiştir.
Dolayısıyla bir insan, elinden gelen bütün gayretleri gösterdikten, istediği
şeyin zeminini hazırladıktan sonra neticeyi dua ederek Allah’tan istemelidir.
Özetlersek, duada asıl olan fiili duadır. Allah’tan istenilen
şeyin ön koşullarının yerine getirilmesidir,
zemininin hazırlamasıdır, sünnetüllâha uyulmasıdır. Allah, ezelden ebede kadar kâinatta
meydana gelecek tüm olayları belli sebeplere bağlamıştır. Evrendeki her şey
Allah’ın koyduğu sebep-sonuç (kanun ve kural) ilişkilerine göre
şekillenir. Dua, ibadettir, dua; ibadetin özüdür. Dua; acizliğimizin
farkında olup “kadir” olandan yardım istemektir. Duanın işlevsel olması için, kavli dua ederken
fiili dua ıskalanmamalı, Allah’ın koyduğu kanunlara (sünnetullah) uyulmalıdır,
sözlü olarak Allah’tan istenilen şeyin zemini oluşturulmalı, ön koşulları mutlaka
yerine getirilmelidir. Aksi halde sözlü duadan sonuç beklemek beyhude olur.