Misafirhane ve
konukevi, ülkemizde çoğunlukla devlet kurumlarının kendi personeli ve ailelerine cüz’i
bir ücret karşılığında kısa süreliğine tahsis ettiği, geçici olarak barınma
hizmeti veren tesisler için kullanılan tabirlerdir. Bilindiği gibi bazı kamu
çalışanlarının sürekli ikamet ettikleri lojmanlar da bulunmaktadır. Özellikle
cumhuriyetin ilk dönemlerinde devletin bu tür lojman üretmesi, misafirhane
işletmesi o dönemki ihtiyaçtan doğmuş olabilir. Kamu çalışanlarının ikamet edeceği
yeterli kiralık konutun bulunamadığı dönem ve yerlerde çalışan memurlar için
devletin lojman yapması makuldü. Yine otel, pansiyon vb. konaklama tesislerinin
her yerde bulunmadığı eski dönemlerde geçici –süreli görevlendirilen kamu
personelinin konaklaması düşüncesiyle ihtiyaç duyulan yerlerde kamu
misafirhaneleri inşa edilmişti.
Günümüzde Durum Ne?
Hemen her kamu kurumu –ihtiyaç analizi
yapılmaksızın- hemen her yerde misafirhane açma yarışı içindeler. Kamu kurumunun misafirhane sayısı prestij
göstergesi haline geldi. Kamu kurumu olduğu için kar/zarar hesabı yapılmıyor. Özellikle kış aylarında
misafirhanelerin ekserisi bir-iki oda dışında boş durur, ama çalışanları,
binanın aydınlatılması, ısıtılması vb. giderleri hep ful devam eder. Personel
sayısı fazla olan Milli Eğitim, Askeriye, Emniyet vb. gibi bazı kurumların
misafirhanelerinde yer bulmak hemen hemen imkânsız iken bazı kurumların konukevleri
en yoğun dönemde bile en çok % 10 luk doluluk oranına ulaşabilmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Öğretmen Evleri,
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Polis Evleri, Milli Savunma Bakanlığı’nın Ordu Evleri,
DSİ Bölge Müdürlüğü misafirhaneleri,
Adalet Bakanlığının hakim evleri, İç İşleri Bakanlığı tarafından
işletilen vilayetler evleri,PTT,TCDD,DSİ,,Karayolları,Üniversiteler,Kamu
bankaları,Tarım Bakanlığı, SSK, Özel idare,Maliye,Meteoroloji,Türk
Telekom,Belediyeler, Orman Bakanlığı vb. daha birçok kurumun misafirhaneleri
mevcut. Merkez Bankası gibi bazı kurumlar, mensupları ucuz tatil yapsınlar düşüncesiyle
sayfiye yerlerinde (dinlenme yeri, eğitim yeri vb. adlarla) beş yıldızlı
otelleri aratmayacak konforda devasa konukevleri açmışlar. Bu mekânlara kendi
mensupları dışında kimse alınmamaktadır. Bu adeta bir “ Kast Sistemi” dir. Tüm
çalışanlara, tüm millete sağlanamayan imkân, bir kısım kamu çalışanına devlet
katkısıyla sunulmaktadır. Özel sektöre göre işletme giderleri (personel, enerji,
su, kira vb.) son derece düşük olan kamu dinlenme yerlerinde fiyatlar çok düşük
olması nedeniyle bu durum aynı zamanda yörede benzer hizmetleri kat kat fazla
ücretle veren özel girişimler için de haksız rekabeti doğurmaktadır. Şu husus
asla unutulmamalıdır ki her ürün ve hizmetin belli bir maliyeti- fiyatı vardır,
bunun altındaki fiyatlandırmada aradaki farkı mutlaka başkaları ödemektedir.
Neler Yapılabilir?
1.Küçük bir azınlığın 85 milyon Türk
Milletinin vergileriyle tatil yapması haline gelen sayfiye bölgelerindeki tüm kamu
misafirhaneleri acilen kapatılmalıdır.
2.Gerçek bir analiz yapılarak ihtiyaç
duyulmayan misafirhaneler acilen kapatılmalıdır.
3.Kapatılıncaya kadar kamunun tüm
misafirhaneleri tek elde toplanmalı, tek elden profesyonelce yönetilmeli, o
kurumun, şu kurumun değil tüm kurumların tek “kamu konuk evi “olmalıdır. Tüm
kamu kurumları birbirine eşittir. Misafirhane ve sosyal
tesislerde herhangi bir kurumun imtiyazı veya tekeli olmamalıdır.
4..Kamu konukevleri, memurun geçici
görevlendirilmelerinde, ya da yeni atandığı
yerde ev bulup taşınıncaya kadarki konaklama ihtiyacını karşılamak için
düşünülmeli, asla “bürokratların ucuz tatil “ anlayışı ile planlanmamalıdır.
Sonuç,
Günümüzde
özel sektör gelişmiş, ülkemizin küçük köy ve mezralar dışında hemen her yerinde
konaklama hizmetleri verilmektedir. İstisnalar dışında günümüz şartlarında ülkemizde
kamu konuk evleri ihtiyacı kalmamıştır. İhtiyaçtan ziyade ucuz dinlenme –eğlenme
mekânı haline gelen kamu konukevleri acilen kapatılmalıdır. 85 milyon
vatandaşın ödediği vergilerle, nüfuzlu bürokratlara tatil yaptırılmamalıdır.
İsraf
haramdır, kamuda tasarruflu olmak 85 milyonun hakkını korumak, kamu
çalışanlarının ve devletimizin görevidir. Kamu çalışanının/yöneticisinin kendi
özel harcamalarında tasarrufa dikkat etmemesi sadece kendisini bağlayabilir ama
devlet harcamalarında israf etmesi, beytülmâl’in asıl sahibi olan 85
milyonun kul hakkına girmesine neden olur. “Kul Hakkı” nın, Allahın
affetmeyeceği günahlardan olduğu asla unutulmamalıdır.